Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) okul öncesi dönem ve okul çağı çocuklarında belirgin hale gelen bir bozukluktur. Çocuğun davranışlarını kontrol etmesi ve dikkatini vermesinde sorun vardır. “Bir türlü yerinde durmayan,” “hayallere dalan”, “düşünmeden davranan”, “dalgın, unutkan” …vs. gibi pek çok sıfatla nitelendirilen çocuklardır. Bu davranışlar çoğu çocukta zaman zaman görülebilen durumlar olduğundan tanı konulması için yeterli deneyim ve bilgi birikimi sahibi uzmanların yardımı gerekir. Sanıldığından daha sıktır, % 4-8 gibi bir oranda görülmektedir; bu da 25-30 kişilik bir sınıfta en az 1-2 DEHB olan çocuk görülebileceği anlamına gelmektedir. Toplum tarafından yeni tanınmaya başlayan bir durum olmasına rağmen aslında uzun zamandan beri bilinmekte ve her sene hakkında yüzlerce araştırma yayınlanmaktadır.
HİPERAKTİVİTE BELİRTİLERİ
- Yerinde duramazlar
- Oturması gerektiği halde oturamazlar
- Sessiz sakin oyun oynamakta güçlük çekerler
- Yerli yersiz koşup tırmanırlar
- Çok konuşurlar
- Çoğu zaman sorulan soru tamamlanmadan cevabını vermeye çalışırlar.
- Her zaman bir şeylerle uğraşırlar
- Sırasını beklemekte zorlanırlar
- Olaylara veya konuşmalara müdahale edip yarıda keserler.
- Yönergeleri başından sonuna kadar takip edemezler
- Dikkatlerini yaptığı işe veya oyuna vermekte zorlanırlar
- Evde veya okulda yapacağı işler ve aktiviteler için gereken malzemeleri kaybederler
- Siz konuşurken dinlemez gibi gibi görünürler
- Detayları gözden kaçırırlar
- Düzensiz görünürler
- Uzun süre zihinsel çaba gerektiren işleri yapmakta zorlanırlar ve bunlardan kaçınırlar
- Unutkandırlar
- İlgileri kolayca başka yönlere kayar.
Yukarıdaki belirtilere bakıldığında, Dikkat Eksikliği Hiperaktivite bozukluğu bir çok çocukta normalde görülebilecek belirtileri içerir, ancak tanıyı koyarken bunların sayısı, süresi ve çocuğun hayatını ne ölçüde olumsuz etkilediği önemlidir. Tanı için çocukta bu belirtilerin en az 2/3’si bulunmalıdır.
Ayrıca, belirtilerin 7 yaşından önce başlamış olması ve en az iki farklı ortamda sorun yaratıyor olması gerekir.
NEDENLERİ
Psiko-sosyal etmenler; ilk çocukluk dönemindeki eğitim hataları, çocuktan yapabileceğinden fazlasını bekleme, korkulu olma, az ya da yanlış motivasyon, gelişim krizleri, olumsuz yaşam şartları olarak sıralanabilir.
Biyolojik ve genetik etmenler; beyin zedelenmesi, beyindeki işlevsel ve yapısal anormallikler, biyokimyasal değişimler, merkezi sinir sistemindeki yapısal bozukluklar olarak sıralanabilir.